08.09.2020
21486 Gösterim...
Dr.Öğr.Üyesi Işık ÇİÇEK
Yeni Mezun Oldum, Kariyerimi Nasıl Planlamalıyım?
YÜKSEK LİSANS İLE SEKTÖRE DEVAM ETMEK
Dr.Öğr.Üyesi Işık ÇİÇEK
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Havacılık Yönetimi Bölümü
cicekis@yahoo.com
Yeni
mezun arkadaşlarımızın zihinlerindeki en önemli sorulardan biri; mezuniyet
sonrası özel sektör ya da kamuya doğrudan giriş yaparak profesyonel meslek
hayatına hızlı bir şekilde girmek, önce yüksek lisans eğitimi yaptıktan sonra
sektöre yönelmek ya da belli bir süre sektörde deneyim kazanmak ve olmak istediği alanı keşfettikten sonra bu
alanda yüksek lisans eğitimi alma ile ilgili belirsizliktir. Bay mezunlarımız içi bu sorulara askerlik görevini
hemen ya da belli bir süre tecilden sonra yapmak ile ilgili bir kararsızlık
da eklenir. Bir de, akademisyen olarak üniversitede kalma ile ilgili bir
tercihe yönelim de vardır ki, bunun da doğru zamanının ne olacağı ile ilgili
pekçok kişi belirsizlik yaşamaktadır.
Bilimsel bir dil ile ifade edecek olunursa, tam anlamıyla belirsizlik altında karar verme
modelleri…
Günümüzün
artan rekabet koşullarında iş hayatında olan/yer alacak olan her birey için
bireysel rekabette edineceği kazanımları en üst düzeye getirme çabası ile bu tercihler arasında karar verme,
bireylerin bulunduğu koşulların doğru teşhisi ve kendilerine yönelik geliştirecekleri
farkındalıkların doğru anlaşılması ile çok daha etkin bir düzeyde
yapılabilecektir.
Öncelikle,
alınan lisans eğitiminin beklentilerimizi ne derecede karşıladığı ile ilgili
bir değerlendirme, bu durumun teşhisi ile ilgili ilk adım olabilecektir.
Eğitimi alınan lisans programında, program türüne göre değişmekle birlikte
3. ve 4. sınıflarda uzmanlaşılmak
istenilen alanla ilgili seçmeli dersler, zorunlu nitelikte olan ana bilim
dallarının içerdiği konulara bağlı olarak şekillendiğinden bu perspektifte bir
yönelim doğru bir yaklaşım olacaktır.
Ancak, bana bireysel olarak da danışan öğrencilerime söylediğim gibi,
üniversite eğitimindeki ders başarı notunuz, sektördeki iş yaşamınızda elde edeceğiniz
başarıyla doğrudan korelasyon göstermeyebiliyor. Örneğin dersin hocasını
sevmeniz, bireysel iletişiminizin olması,
sizi derste tanıyarak ve adınızı hatırlayarak isminizle size hitap
etmesi ders konularını sevmeniz bile, o dersin sınav/ödevlerine çalışmakla
ilgili sizi daha çok motive etmekte, ve sınavlarda size daha yüksek bir başarı
sağlayabilmekte iken, tersi bir durumda ise ders konularını öğrenmekten
hoşlansanız ve bu konular ilginizi çekse
dahi sınav/ödevlere hazırlanmanızı olumsuz yönde etkileyerek ders başarı
notunuzun düşmesine de yol açabilmektedir. Sınav başarısı ile ilgili pekçok
değişkenin varlığı elbette tartışmasızdır. Ancak, iktisat dersi alanların
bildiği bir terim olan “ceteris paribus” yaklaşımı ile bu önermeyi ifade
edebiliriz. Aralarında ilişki kurduğumuz iki olay incelenirken diğer bütün
durumsal koşulların sabit kaldığı varsayımıyla bu açıklama doğru bir söylem niteliğini
kazanabilir. Son sınıf ya da mezuniyet
sonrası hangi alanda uzmanlaşmak
istediğine karar veremeyen öğrencilerime önerdiğim bir yol var.
“Gözlerinizi kapatın, hayal edin. Yaklaşık 30 yıl bu
mesleği tek başınıza yapacaksınız. Bu süre içinde geldiğiniz yer sizi mutlu
edecek mi?”
Konfüçyüs
‘ün “sevdiğiniz işi yaparsanız hiç çalışmazsınız” sözü mesleki uzmanlık
tercihlerimizi biraz daha netleştirmemizde fayda sağlayacak bir bakış açısını
destekleyecektir. Aksi takdirde, “saat 17:30 olsa da eve gitsem, burada
yaptığımız tek şey işvereni zengin etmek” söylemlerinden kişiler kendilerini bir süre sonra alıkoyamıyorlar. Kendimle
ilgili bir örnek verecek olursam, uzmanlık alanı seçiminde hayal denemelerini yapmıştım. Pazarlama düşündüm, kurumsal ve büyük ölçüde
bir işletmede pazarlama uzman yardımcısı, uzmanı, yetkilisi, koordinatörü,
departman yöneticisi vb. ünvanlarla son durak Holding pazarlama müdürlüğü ünvanı beni
heyecanlandırmamışken, bu yolculuğa insan
kaynakları departmanından başlayışımın ve
zirvesinde holding insan kaynakları yöneticisi ile yolculuğun son
bulması hayali beni çok mutlu etti. Sevilen
bir işte üretkenlik doğal bir çıktıdır. Kişi, bu olumlu ruh halinde kendini
projeler üretiyor bulur. Elbette seçtiğimiz uzmanlık alanının
sürdürülebilirliğinde yalnızca seviyor olma kriteri yeterli değil. Sektörel
istihdamı uzun süreli vizyonla değerlendirmek ve gelecekteki rekabette nasıl
yer alacağımızı düşünmek bu tercihte
önemli bir rol üstlenebilecektir.
Eğitim alınan lisans programı ve alt uzmanlık
dallarında üniversite eğitiminde sektör
odaklı ödev ve projeler yapmak uygulama anlamında oldukça öğretici.
Özellikle grup halinde yapılan proje ve
ödevler mezuniyet sonrası takım çalışması ile ilgili kazanılacak yetkinlikler
için bir adım niteliğinde... Özellikle proje ve ödev gruplarının oluşturulmasında
öğlencilerin kendilerinin belirledikleri grup üyelerinin değil de öğretim
üyeleri tarafından grubun oluşturulması, gerçek iş dünyasına öğrencileri hazırlamakta yararlanılacak araçlardan biri... İş hayatınızda her zaman sevdiğiniz
bireylerle çalışma gruplarında yer almayacaksınız. Belki de iletişimi hiç
arzu etmeyeceğiniz birileri ile yakından çalışma zorunluluğunuz olacak. Buna
iyi bir hazırlık olur. Bölüm staj
koordinatörü iken, bazı öğrencilerimizin
büyük ölçekli ve kurumsal bir işletmede staj yeri bulamadıklarında üzgün
ifadelerine maruz kalırım. Bence, stajda en büyük kazanım eğitmenliğe meraklı ve öğretmekten keyif alan bir meslek profesyoneline
denk gelmek. Fotokopi çekme ve gelir götür yapmak dışında mesleki bilginin
uygulama alanının görülmediği bir staj, hiçbir fayda sağlamayacaktır. Bir KOBİ
de staj yapıp gerçekten mesleki uygulamaları izleyen bir rolde stajı
gerçekleştiriyorsanız fazlasıyla amacına ulaşmış bir çaba tamamlanmış demektir. Bunların herbiri, size mezuniyet sonrasında
uzmanlaşmak istediğiniz alan ile ilgili çok etkin ipuçları sağlamakta.
Eğer beklendiğinizi tamamen bulamadığınız bir alanda
lisans eğitimi aldığınızı düşünüyorsa, belki de direkten dönmenin son yolu
yüksek lisans olacak.
Yüksek lisansa kabul şartlarından biri olan
ALES, en az %50 oranında giriş başarı sıralamasında kullanılıyor. Bazı
üniversiteler ve anabilim dalları, giriş
sınavı için mülakatı yeterli görmekte ve genelde adayın yüksek lisans yapma
amacı, geleceği yönelik hedefleri ile ilgili kişiyi tanımaya yönelik sorular
ile kontenjan dahilinde başarı sıralaması yapmaktalar. YDS, YÖKDİl ya da
uluslararası geçerliliği olan bir İngilizce sınavından alacağınız puan, örneğin
TOEFL gibi, ve mezuniyet not ortalamanız üniversite senatolarının belirlediği
farklı ağırlık oranlarında aday seçiminde göz önüne alınıyor. Ama,
vurguladığımız gibi, en büyük ağırlık ALES sınavında.
Lisans
eğitimini aldığınız alanda kendinizi bulamadığınızı düşünüyorsanız, daha önce
belirttiğim nedenlerle başarı ortalamanız düşük olmasa dahi en az bir yıl sektörde ilgi duyduğunuz
işkolunda tam zamanlı çalışmanız; zihninizdeki soru işaretlerini netleştirmek
adına önemli bir adım olacak. İki yıl
doğru farkındalığı tamamlamak adına daha
etkin bir süre… Özgeçmiş hazırlarken en
az bir yıllık iş deneyimlerinin dikkate alınması süreci gibi, kendimizi
keşif döneminde bu zamanı kendimize
vermeliyiz. Sürenin daha da uzaması doğru stratejiyi belirlemek adına bir
zaman kaybı olabilir. Bu nedenle doğru zamanı, bireysel planlama sürecinde mutlaka ilk belirlediğimiz kriterlerden
biri olarak düşünmeliyiz. Eğitim
alınan lisans programından farklı olarak öğrenci kabul edilen lisansüstü
programların bir kısmı en fazla bir yıl süreli bilimsel hazırlık dersleri
vererek, bu programlara öğrenci kabul etmekteler. İşletme alanı ile ilgili lisansüstü programlar bu alanların başında
geliyor. Bu nedenle kendinizi bulamadığınızı düşündüğünüz alan ile ilgili
bireysel teşhisinizi tamamladıysanız artık
doğru karar, zaman kaybetmeden ilgi
duyduğunuz programın yüksek lisansına kabul almak…
Eğer, eğitim aldığınız lisans programı sizin için uygun,
başarılı olacağınıza inandığınız ve teorinin uygulama alanını sektör ve ilginizi çeken alt işkolunda
yürütmeye karar verdiğiniz bir alan ise sıra, doğru yüksek lisans programının
seçimine geldi.
Yüksek
lisans mutlaka gerekli mi? Bu sorunun yanıtını verirken güncel istatistik
verilerinden de yararlanılabilir. Ülkemizde yüksek öğretim bilgi sistemi istatistiğine
göre 2017-2018 akademik yılı için yüksek
lisans programına kayıtlı öğrenci sayısı 454673 iken, 2018-2019 akademik yılı
için bu sayı 394174 olup bir önceki yıla göre yüksek lisansa devam öden öğrenci
sayısı % 13,3 azalmış. Bağıl oran
negatif olsa da, lisans mezunu bireyler
için rekabette bir avantaj elde edebilmek adına yüksek lisans yine de oldukça tercih edilir düzeyde.
Hangi alt uzmanlık dalı ve ne zaman yüksek lisans kararı?
Eğitimi
aldığınız lisans programında alt uzmanlık dalını belirleme ile ilgili en
azından iki yıllık sektörel çalışma,
sonrasında doğru tercihi belirlemede bir avantaj sağlayacaktır. İnsan, sevmediklerini ve ilgi duymadıklarını, hoşlandıklarından daha
kolay ifade etme eğilimindedir. Sektörde bu iki yıllık deneyim, kişiye
yönelmemesi gereken alan(lar) ile ilgili doğru bilgiyi sunması adına da bir
fayda sağlayacaktır. Bu süre sonunda mevcut
işinize uygun, sektörde proje geliştirme ile ilgili size daha üst bilgi
sağlayacak bir yüksek lisans programı arayışınız bu açıdan amaca yönelik
olacaktır. Master, tercümesi uzmanlık
anlamına gelen bir terim olması nedeniyle, sektörde
/iş kolunda uzmanlık elde etmeye uygun bir üst bilgiyi sunması adına
gereklidir. Burada önemli bir etmen, genel
yüksek lisans programı yerine doğrudan alt uzmanlık ayrımını öğrenci alınırken belirlemiş
olan bir yüksek lisans programının tercih edilmesi ile ilgili avantajdır.
Zaten mezun olunan lisans programının devamı niteliğinde sürdürülecek olan
yüksek lisans eğitimi, genel bir anabilim dalı şeklinde verildiğinde,
müfredatta olsa bile alt uzmanlık belirten bazı dersler öğrenci ders seçim
taleplerine göre ortaya çıkan sayı ya da öğretim üyelerinin ders açma tercihlerine
göre değişime uğramakta; böyle bir genel yüksek lisans programına giren öğrenci
alt uzmanlık belirten bazı dersleri hiç alamadan tez aşamasına gelebilmekte; spesifik
uzmanlığını yalnızca tez hazırlayarak elde etme çabasına girebilmektedir. Bu nedenle alt uzmanlık ayrımı başlangıçta
olan yüksek lisans programlarının tercihi bir avantajdır.
Mezun arkadaşlarımızın çok sorduğu diğer bir soru da
yüksek lisans eğitimi boyunca izin alınıp alınmama, derslere devam durumudur.
Mevcut
lisansüstü eğitim yönetmeliğine göre, yüksek lisans ders+tez dönemi en çok 3
yılda tamamlanmakta, dersler en fazla 2 yılda bitirilebilmektedir. Belli bir
süre sektör çalışmasından sonra gerçekleştirilecek bu lisansüstü eğitimde
dersleri 1 yılda tamamlamak, pekçok üniversitede seçmeli ders havuzunda
öğrencilerin 2-2,5 güne bu dersleri sığdırabilmelerine olanaklı olması ile
mümkündür. Sadece ders dönemi için kısmi
zamanlı bir çalışma modeli ile 2,5 gün iş ya da her gün yarım günlük çalışmaya
bağlı iş tercihi eylül-haziran dönemi için etkili bir çözüm olabilecektir.
Kaldı ki, dönem araları ve diğer boşluklar tam zamanlı çalışmaya engel
değildir. Ders döneminin tamamlanmasından sonra başlanacak olan tez,
belirlenecek danışman öğretim üyesi ile bireysel iletişim tercihinize bağlı
alarak (uzaktan iletişim, vb), zamana uygun görüşme aralıkları ile
ayarlanabilir. Tabii ki, laboratuvar çalışmalarına bağlı tez hazırlamalar bu
kapsamdan daha geniş...
Son
olarak, akademisyen olarak meslek hayatına devam etme ile ilgili karar ya da
kararsızlığa yönelik birkaç cümle söyleyecek olursak: Bana danışan öğrencilere şunu söylüyordum. Akademisyenlikte sana çekici gelen nedir?
Ya da sektörde sana itici gelen nedir? Bu soruların yanıtlarını iyi vermek
gerekiyor. Akademisyenlik ile ilgili bazı öğrencilerin yanıtları “amfide ders
anlatmak, gençlere meslekleri ile ilgili yönlendirme yapmak keyif verici”. Bu
boyut evet; amfide var olan genç enerji, anlattıklarınızla ilgili neden-sonuç
ilişkisinde sizin daha çok muhakeme yapmanızı sağlayan sorularla karşılaşmanız,
bir üniversite öğrencisinin yetişmesi ile ilgili vereceğiniz toplumsal hizmet
oldukça güzel… Ancak, akademisyenlikte bilim üretme kısmı en az ders verme
kadar, hatta daha da çok kişiden beklenen katkılar arasında... Ders çalışmayı
çok sevmek, sürekli okumak ve yazmaya bağlı olarak üretken olmak önemli
yetkinlikler… Sadece 08:30-17:30 arası
iş yapıldığı düşünülecek bir meslek olmaktan çok uzak... Bu boyutta kararsızlık yaşayanlar için önerim
de her iki yemeğin tadına bakmak olacak. Belli bir süre sektörde çalışma
sonrası yüksek lisans ve sonrasında doktora eğitimi ya da tersi durum,
sonrasından üreteceğimiz “keşkeler”in
önüne de geçecektir.